15 Haziran 2012 Cuma

TÜRKLÜĞÜN ANAVATANLARINDAN BİRİ: HAKASYA ARKEOLOJİSİ VE TARİHİ / ARCHEOLOGY OF KHAKASSİA

(Fotoğraflar Hakasya Arkeoloji Müzesinden)

Hakasya’da ilk arkeolojik çalışmalar Daniel Gottlieb Messerschmidt tarafından 1721 yılında yapılmıştır. Messerschmidt’in Hakasya’nın Kuzeybatı bölgelerinde 1721-1722 senelerinde başladığı bu çalışmalar sadece Hakasya için değil tüm Sibirya bölgesi dahilinde yapılan ilk kazılar oldu. Böylece Sibirya Arkeolojisinin çıkış noktası Hakasya toprakları olmuş oldu.

HAKASYA’NIN EN ESKİ ÇAĞLARI 45.000-10.000

Hakasya’da en eski insan kalıntıları bundan yaklaşık 45.000 yıl öncesine tarihlenen Orta Paleolotik Döneme rastlar. Bogradskogo alanında bulunan mağaralarda Neanderthal insanlarına ait mağara hayatını yansıtan kalıntılar bulunmuştur. Bizon, geyik, at ve gergedan gibi hayvanlara ait kemikler bu insanların beslenme ve avcılıkları hakkında bilgiler sunmaktadır. Kuvars türü taşlardan pulcuklar şeklinde düzeltiler yapılmış taş aletler kullanmaktaydılar. Hakasya‘da modern insan sapiens sapiens’in görülmeye başladığı dönem ise yaklaşık 35.000 yıl öncesine aittir.  Yani bu tarihle birlikte Hakasya’da Üst Paleolitik dönem başlamıştır. Böylelikle Hakasya’da ilk sanat eserleri de üretilmeye başlanmıştır. Syya adlı merkezde bulunan geniş çukurlar, barınak, konaklama ve bulunan ateş izlerinden anlaşıldığı kadarıyla beslenme alanları olarak kullanılmıştır. yerleşimlerde bulunan malahit ve hematit gibi maddeler boya olarak kullanılmıştır. Pek çok diğer Paleolitik merkezden de bildiğimiz gibi bu tür maddeler dönem insanlarının vücutlarını boyamada, yüzlerine maskeler yapmada dini törenler öncesinde yaptıkları uygulamalardır. Bu çağda ilk kez taş, kemik ve hatta geyik dişi gibi malzemelerden boncuklar ve muskalar yapılmaya başlanmış bu tür sanat eserleri mezarlara ölü armağanı olarak bırakılmıştır.

HAKASYA’DA MEZOLİTİK ÇAĞ: MÖ. 10.000- 6.000

Paleolitik Çağdaki buzul etkisinden kurtulmaya başlayan dünyada 10.000 yıl önce günümüzün iklim koşulları belirmeye başladı. Bu durum Hakasya topraklarında da farklılıklara neden oldu. Paleolitik Çağın mağara adamları soğuk iklimde yaşayan ren geyiği ve mamut gibi devasa hayvanları avlayarak besleniyordu. Fakat iklimin giderek ısınmaya başlamasıyla bu tür soğuk iklim hayvanları Hakasya topraklarını terk ederek daha kuzey bölgelere çekildiler. Hakasya’da ise orman-bozkır ikliminin küçük ve hareketli hayvanları hakim olmaya başladı. Bu hiç şüphesiz avcılık sistemlerinde de değişimlere sebep oldu. Daha önce büyük mızraklar ile geyik avlayan insanlar artık OK ve YAYI kullanmaya başladılar. Böylelikle avcılık sistemlerinde bir çığır açmış oldular. Av aletleri mikrolit dediğimiz çok küçük bir sürü taş parçanın, bir sapa tutturulması ile oluşturulmuş komplike bir yapı almıştır. Mezolitik Çağ ile bu bölgede ilk kez taştan kap kacak kullanımı da başlamış oldu. Bu beslenme tarzında büyük bir değişiklik demekti. Zira taş kaplar sıvı yemeklerin pişirilmesinde kullanılacak böylece Hakas insanları sadece katı besinlerden oluşan bir av mutfağından; sulu besinlerin de kullanıldığı bir beslenme tarzını benimsemeye başlayacaklardır.

NEOLİTİK ÇAĞ: MÖ 6.000- 3.500

Hakasya’da Ortadoğu halklarında olduğu gibi gerçek bir Neolitik Çağdan bahsetmek zordur. Bu çağ boyunca Hakas insanları bir Neolitik insanın yaptığı gibi besim üretimine geçmemiş daha çok eski çağlarda olduğu gibi avcı toplayıcılık ile geçinmiştir. Yine de taştan bir takım tahıl öğütme aletleri, Neolitik Çağ için tipik olan küçük üçgen taş keskiler vb. aletler kullanılmıştır. kara avcılığının yanında su avcılığı da çok önemli bir yer edinmiştir. Taştan yapılmış olta kancalarındaki artış bunu göstermektedir. Yine taştan yapma balık şeklindeki küçük balık yemleri ise oldukça ilginç birer eser olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönem insanlarının bir kısmı için yarı yerleşik hayatı benimsedikleri söylenebilir. İnsanlar çukura gömülü kulübe benzeri evlerden oluşan köylerde yaşıyorlardı. Hakasya’da ilk kez seramikten çanak çömlek Neolitik Çağ'da üretilmeye başlanmıştır. Angara nehri boyunca bölgeye yeni gelen halklar yanlarında daha önce Hakasyalıların hiç bilmediği seramiği de getirmiştir. Bu çömlekler yuvarsı şişkin gövdeli basit kaplardı ve çizi bezekler ile süslüydüler. Yeni gelen bu insanlar Hakasya’da bir ilke daha imza attılar. Bu çağ ile birlikte ilk defa kaya resimleri yapılmaya başlandı.

AFANASİEV KÜLTÜRÜ (KALKOLİTİK ÇAĞ)  MÖ.3.500-2.500

Bu kültürün oluşumunda önemli etkileri olan kişiler barıdan geliyordu. Avrupalı insanlar Hakasya’ya ilk kez bu çağda gelmeye başladılar. Fakat Kafkasya kökenli yeni gelen bu insanlar bölgede bir değişime sebep olmaktan çok yerel halk içinde eridi ve Afanasiev kültürün oluşumunu sağladılar. Bu kültür ile birlikte Hakasya’da taş çağları son bulur ve ilk defa maden kullanımı başlamıştır. aynı zamanda ilk kez boğa-sığır yetiştiriciliği de bu dönemde başlar. Bakıra katılan arsenik ile tunç elde edilmiştir. Daha önceleri taştan yapılan balık kancaları da artık tunçtan yapılmaya başlar. Düz bir levhadan yapılan demir bilezik de bölgede kullanılan en eski demir objedir. Altın ve gümüşe ait en eski buluntular da küçük süs eşyaları şeklinde bu kültür ile görülmeye başlar. Orta Asya ve Sibirya’da KURGAN dediğimiz mezar tipine ait gerçekçi ilk örnekler de Afanasiev kültürle birlikte ortaya çıkar. Bu dönemde yumurta biçiminde yapılmış ve 200 litre sıvıyı taşıyabilecek şekilde yapılmış seramik depo kapları da üretilmiştir. Devasa boyutlara ulaşabilen bu seramik küplerin üzerleri çizgiler, noktalar ve taramalar ile süslenmiştir.

OKUNEV KÜLTÜRÜ MÖ 2.500- 1.800

Afanasiev kültürü ile görülen Avrupalı insanlar, Okunev kültürü ile tamamen ortadan kaybolurlar. Okunev kültürün yaratıcıları bölgenin yerel haklarıdır. Bu kültür ile birlikte adeta yerli halk batıdan gelenlere karşı yeniden öne geçmiştir. Kurt, ayı ve geyik gibi hayvanların dişlerinin tılsımlı güçleri olduğu düşünülerek bunlardan boncuklar yapılmış ve boyunlara muska gibi asılmıştır. Buradaki asıl amaç hiç kuşkusuz yırtıcı olan bu hayvanların güç ve avcılık yeteneklerine olan hayranlık ve bu güçlerin kendilerinde de bulundurma isteğidir. Okunev halklarının basit çiftler ile çevrelenmiş geçici yerleşimlerde yaşadıkları görülmüştür. Bunun sebebi yetiştirilen hayvanların çift içinde korunmasını sağlamak olmalıdır.Okunev döneminde Hakasya’da devasa anıtlar şeklinde Taş anıtlar dikilmeye başlamıştır. Bu eserler balbal mantığının kökenlerini gösteren en eski anıtlardır. Tanrı heykelleri şeklinde düşünülen bu heykellerin bazılarında yüzlerin güneş şeklinde çizilmesi bu eserlere gün ya da güneş adam denilmesine sebep olmuştur. Bu tasvirlerin sebebi törenlerde bu tür maskeler takan şamanları canlandırmak amacıyla yapılmış olmalıdır. Çünkü daha sonraki devirlerde ait mezarlarda benzeri şekilde boyalı maskeler taşıyan mumyalar bulunmuştur. 

ANDRONOVO KÜLTÜRÜ MÖ 1.800- 1.200

Okunev kültüründe geri plana çekilen Avrupalı halkların Andronovo kültürü ile yeniden ön plana çıktıklarını görüyoruz. Hakasya ve Orta Asya’da ilk kez ölülerin yakılması adeti bu kültürde görülür. Ölü yakma geleneği çok açık bir şekilde Avrupalı aryen kökenli halkların sıkça başvurduğu bir gelenektir. Taş ve çamurdan yapılan kalıplar vasıtasıyla güçlü ve yoğun bir metal döküm teknolojisi geliştirilmiştir. Çok sayıda ok ve mızrak ucu, baltalar ve süs eşyaları bu yöntemler ile dökülmüştür. Andronovo insanlarına ait deri ve yünden yapılma giysi kalıntıları ele geçmiştir.

KARASUK KÜLTÜRÜ MÖ 1.200- 900

Bu dönem Çin’de de Chou Hanedanının var olduğu dönemdir. Karasuk ve Chou hanedanının Turani soylu halklar olduğunu gösteren en önemli deliller bu iki kültürün birbirlerine ve kendilerinden sonra gelen İskit-Hun kültürlerine olan çok yakından benzerliğidir. En önemli benzerlikler metal aletlerde ve süs motiflerinde görülür. Örneğin Chouların kullandıkları bıçaklar Karasuk tipi bıçaklar olup, bu bıçak tipleri daha sonra Tagar-İskit ve nihayetinde Hun tipi silahların doğmasına öncülük etmişlerdir. Bu dönemde şamanik büyücülükle doğrudan ilgili olan ve Türk tarihi boyunca Osmanlılarda dahi görülen Yadacılık dediğimiz kültüre ait ilk izler görülür. Küçük üçgen nehir çakılarının üzerleri insan tasvirleri şeklinde çizilmiş ve geometrik motifler ile taranmıştır. Bu taşlar yağmur yağdırma veya gökle ilgili olaylarda şamanların kullandıkları Yada taşlarının öncüleridir. Karasuk kültürü doğrudan Türklerle ilgili olan ilk kültürdür ve bu kültürle birlikte At biniciliğine ait ilk izler de görülmeye başlar.

                                                                     Karasuk Kültürü

TAGAR KÜLTÜRÜ MÖ 900- 400/300

Ob nehri boylarına yeni gelen insanlar ve yerlilerin karışması sonucu oluşan Tagar Kültürü, İskit kültürünün birincil atasıdır. İskit kültürünün Orta Asya soylu kökenlerini göstermektedir. Bu dönemde Hakasya’da çok büyük bir nüfus patlaması yaşanır. Tagar kültürü ile Hakasya ve çevre bölgelerde Tunç çağı sona erer ve Demir çağı başlar. Demir, altın, gümüş, bronz; silahlar, süs eşyaları, aletler üretilmiş ve bölge metal teknolojisi adeta zirve yapmıştır. Belirtilen eşyalar hayvan üslubu dediğimiz üslup ile baştan başa süslenmiştir. Geyiklerin kurtların, atların, yabani kuşların, yılanlar ve ejderlerin art arda tasvir edildiği tam bir vahşi hayat canlandırması işlenmiştir.



                                                          Tagar Kültürü Altın Geyik süsler



SERGEN ÇİRKİN 

1 yorum:

  1. BAAYILLLLDDIIMMMMMM.. ÇOKK SAĞOLUNN HARİKA AÇIKLAMIŞSINIZ.

    YanıtlaSil